İsteksiz

O kadar isteksiz yürüyordu ki ondan para isteyen dilencinin eline kramp girdi, eli havada kaldı. Güneşle arasına giren dev bir bulutun gölgesinde, bezik ve ezik, halsiz ve donuk, soluk soluk yürüyordu. Parende atan piç sokak köpekleri arasında, az sonra buluşacağı güleryüzlü, ölü arkadaşlarını düşünerek ilerlemek, içinde hiçbir kıpırtı oluşturmadı. Yıllar önce tıbbi atık kamyonu ile yaptığı trafik kazası sonrasında, arabasının ön camından içeri boşalan organların  kokusunun başlattığı hapşırık tuttu yine. Onlarca doktorun bulamadığı bir hastalığa kapılmış, gelen hapşırık ataklarını durduracak bir çözüm bulamamıştı. Yaklaşık altı buçuk saat süren bu seanslar sonrasında burnu kanar, kusar, terler, bitap düşer, gözleri kızarır, hayattan bezer bir şekilde en son sadece göbeği ileri geri giderek uyuya kalırdı. Hissettiği anda hiç hıçkırmasa, hickirmama ihtimali vardı ama o anki kontrol o kadar zordu ki. Güçlük sadece kendini sıkmaktan değil aynı zamanda, eğer  hıçkırmasa, o günkü kokunun genzinden direk midesine doğru ilerlemesi hissini engelleyemeyişindendi de. Bunun olduğu zamanki bulantı ile hıçkırıktan bayılmak eş zorlukta idi.

No comments:

Post a Comment